27 Ocak 2008 Pazar

Merak ediyorum, "Merak ediyor musunuz?"

Bazen bu dünyada niye yaşadığımızı anlamladıramıyorum. Tanıdığım birkaç kişi kendisine belirli yaşama amaçları belirlemiş vaziyette, bir tanesi Allah'a olan inancıyla, bir diğeri iyiliğe olan bağlılığıyla bu hayatı anlamlandırmaya çalışıyor. Ben henüz niye yaşadığımızı anlayabilmiş değilim. Bundaki en büyük etken "insan" denen meret olsa gerek. İnsani anlayabilmek gerçekten çok güç. Ne istediğini, ne düşündüğünü, yaşama amacını, bir sonraki hamlesini. Belirli bir kapasitesi var birçok insanın. Bir sonraki hareketleri anlaşılabiliyorsa bu defa ne istediği veya yaşama amacı anlaşılamıyor. Tamamiyle bir insanı anlamak bu sebeple imkansız bence.

Geçtiğimiz günlerde filmlerle ilgili bir sitede "kötü filmlerle" alakalı bir anket vardı. Orada yazılanları görünce içimden küfretmeden duramamıştım. Bunların hangi filmler olduğunu saymaya gerek yok, tek diyebileceğim birçoğu benim görüşümce başyapıt veya civarında gezinen filmlerdi. İnsanların bu filmleri neden anlamamış olabileceğine baktığımda bu filmlerin birçoğunun senaryosunun karışıklık içerdiğini gördüm. En düz olarak sayılabilecek filmde bile tersten işleyen bir şeyler vardı. Düz olmayıp biraz karışık olanlarda da bazı önkabuller ve bilgiler gerekiyordu. Bu filmlerden birkaç tanesini yazanlara mesajla bazı sorular sorduğumda kafamda pek soru işareti kalmamıştı. Bu insanların merak denen şeyle yakından uzaktan alakaları yoktu.

Merak ilginç bir şeydir, insanın damarlarında akan kan kadar önemlidir. Merakı olmayan bir insan çoktan ölmüş demektir. Bazen tam tersi de olabilir pek tabii ki. Merakı yüzünden de insan ölebilir. Ben henüz o tarafını merak etmiyorum, belki buradaki meraklarım biterse o zaman onu merak edip öğrenmek için zamanı hızlıca ileriye sarabilirim.
Merak insanı besleyen, ona çoğu zaman analık eden gerektiğinde babalığını da gösteren bir dürtüdür. İnsan doğasındaki merak sayesinde birçok sır çözülmüş, birçok ilerleme kaydedilmiştir der bir öğretmen. Bunu derken herhangi bir merak uyandırabilir mi peki?
Bilgi çağında yaşadığımızı sandığımız şu günlerde etrafımızdaki birçok insanda eksik olan şey "merak". Bilgi kirliliği içinde nelere bakması gerektiğini ya da bakıp bakmaması gerektiğini bile bilmeyen et yığınlarıyla birlikte yaşıyoruz.
Bir adam düşünün; sabah uyanıyor, yüzünü yıkadıktan sonra kettle ile su ısıtırken diğer yandan giyinmeye başlıyor. Kettle suyu ısıttığında sallama çayını bardağına atıyor ve çayını yudumlayıp arabasına atlayıp işe gidiyor. İşte yapması gerekenleri robot misali yapıyor, öğlen yemeğini yiyor arkasından tekrar robotluğa geri dönüyor. Akşam mesaisi bittiğinde arabasına atlayıp evine doğru yol almaya başlıyor. Eve geldiğinde günün bedensel yorgunluğunu ayaklarını uzatıp oturmak yoluyla atmaya çalışıyor. Bir süre sonra televizyon karşısında yorgunluktan uyuklamaya başlıyor ve gece olmadan yatağına giriyor.
Sizin de etrafınızda bu tarz insanlardan çok fazlaca olduğuna eminim. Bu insanlar niye yaşadıklarını biliyorlar mı? Yaşamak zorunda oldukları için mi yaşıyorlar? Peki yaşamak mıdır bu?
Bir ileriki aşamaya götürecek olursak bu insan denilen et parçasının birebir bir mollysini daha yapmış olsaydık sizce herhangi bir değişik davranışta bulunuyor muydu? Yoksa yapması gerektiğini düşündüğü şeyleri yapmaya mı çalışırdı yine?

İnsanın herhangi bir şeye merak edebilmesi için paraya veya vakte ihtiyacı var mıdır? Merakın zeka veya akılla ilgisi var mıdır? Peki ya eğitimle? İlk çağlara giderek düşünecek olursak bunlardan hiçbirisine ihtiyacı yoktur diyebiliriz kaba taslak. Acaba ilk çağlarda herkes her şeyi merak ediyor muydu? Bir kişi merak ederken diğerinin merak duymamasının sebebi ne olabilirdi? Bir şeyler olması gerekiyor, merakı körükleyen ona devamlı bir şeylerin gizemde olduğu hissini veren bir şeyler. Peki, ne olabilir o "şey"?

Ben biliyorum bunun nedenini ama size söyleme niyetinde değilim. Söylersem ne manası kalır?

Hiç yorum yok: