22 Temmuz 2008 Salı

Ah be kavgacan!

Bugün yeni bir kavgacanla tanıştım. Aslında çok da yeni birisi sayılmaz, ara sıra rastladığım kavgacangillerden birisiydi sadece. Önceden sözleşmiştik kendisiyle, buluşacaktık saat yedide. Gelmek bilmedi lanet. Lanet dediysem, tepemdeki lanet geldi geleli gitmek bilmiyor ondan bahsetmiyorum, kavgacandan bahsediyorum. Neyse efendim zor bela geldi gelemez olasıca. Tabii geldiği gibi patırtı kütürtü, komşuları uyandıracak kadar ses çıkarttı. Komşuların homurtularını, gurultularını duymamak için sağır sultaniye olmak gerek. Duydum da velhasıl kelam.

Önce niye geç kaldın diye kavga ettim kavgacanla, baktım ki sesimi yükseltmeden dönülmeyecek akşamın ufkuna gireceğiz, tıkadım tıkaçları kulaklarıma yükselttim sesimi. O mu? Yok canım ona fırsat vermedim, ansızın bastırdım elimi eteğine... Hah, yok o başkasıydı.

Ben bağırdıkça o dinledi, o dinledikçe ben bağırdım. Baktım şişman azman bir dostu yaklaşıyor uzaktan, ufaktan bendeniz kaçayım geç olmadan, evde hanım bekler dedim. Dedim de dinleyen kim allasen? Dostu dostummuş gibi geldi patlattı enseme bir şaplak. Hiç de sevmem el şakalarını, patlattım suratına bir tane. Meğersem dostunun adı "yedi düvelden belalı angut Alttan almanın" üvey kardeşi "Yağ gibi tepene çıkarım"mıymış... Vah bana vahlar bana. Farkında olsaydım öyle mi yapardım a be komserim şoparım. Ettik bir hata, külhanbeylik var tabii ki biraz da bendenizde, onun adı varsa bizim de ağırlığımız var. Dedim "sen bekle, az sonra görüşeceğiz seninle". Angut'un kardeşi demiştim değil mi? Hah işte bu da angut bekledi de. Bizim kahvehaneye topukladım hemen, kapıdan kafamı uzatıp "Beyler olay var yetişin" dedim. Zaten onlar dünden razı, kırmızı suratlarla kalktılar. İpsiz sapsız inler cinler takılır genelde bizim kahvehaneye. Birkaç boş gezenin boş kalfası da gelirdi ama o gün yoklardı.

Koşturarak döndük hemen, döveceğiz ama hemşilerin ilgisine mahzar olamayacakları şekle getireceğiz belalıları. O da nesi? Kaçmış mı kaltabanlar...

İnler cinler oraya kadar gelmişken boş dönerler mi? Sen misin bizi boş yere getiren, tepeme çıktılar mir'im. Yok mu şuralarda bir hemşire, şöyle iki öpücük bastırsa yaralarıma merhem niyetine?

Hah, bir sizler eksiktiniz pek saygıdeğer okuyucum, bir de siz vurun tam olsun.

Eh, ben size iyi bir şey sunacağım mı dedim? Kavgacanların hangisi iyi allasen, çok safsınız siz de...

Hahahaha (Erol Taş'ı sevgiyle anıyorum)